29 Mart 2015 Pazar

Sonrası

Sınavdan ve benim çok ve pek çok ağladığım günlerden bir kaç gün sonrasıydı sanırım. Yatak odasında, yatağın üzerinde oturmuş telefonla konuşuyordum. Yatağın oturduğum köşesinden kendimi hem gardırop kapağındaki aynada, hem de tuvalet masasının üstündeki aynada görebiliyordum. Orada öyle otururken bir anda, aylar sonra ilk defa kendimi gördüm.

Hiç bir zaman çok zayıf biri olmadım, hatta hayatımın büyük çoğunluğu kilo vermeye çalışmakla geçti. Ama o gün, o aynalarda gördüğüm şeye beni hiç bir şey hazırlayamazdı sanırım. Aynalardan bakışlarımı koparmayı başarıp da kendime çevirebildiğimde hissetiklerimi çok net hatırlıyorum. Sanki vücudumun boynumdan aşağısı kısmı bana ait değil gibi gelmişti. Sanki biri gece ben uyurken benim bedenimi alıp götürmüş, yerine bilmediğim tanımadığım bir beden bırakmış gibi.

Sadece şimdiye kadar hiç olmadığım kadar şişman olmam değildi sorun, sorun bunu hiç fark etmemiş olmamdı. O kadar kendimden kopmuştum ki, bana neler olduğunu, bedenime neler yaptığımı anlayamamıştım.

Oysa ne kadar düzenli ve kararlı bir şekilde başlamıştım çalışmaya. Her gün işten çıktıktan sonra yüzüyor, sonra bir de üstüne yarım saat kadar yürüyordum. Sağlıklı bir şekilde besleniyor ve vitaminlerimi ihmal etmiyordum. Tam koreli gibi yani, gayretle, bedenime de saygı göstererek yaşıyordum. İlk bir kaç hafta kilo vermiştim hatta.

Sonra paniklemeye ve başarısızlıktan korkmaya başladım. Önce yüzmeyi, sonra yürümeyi, en son da sağlıklı beslenmeyi bıraktım. Yemek hazırlamaya harcayacağım o yarım saatte 10 sayfa daha okurum diyordum çünkü. 

Bu arada hayatta bana zevk veren ne varsa onlardan elimi ayağımı çekince de, tek eğlence kaynağım yiyecekler oldu. 1 dilim pasta yemek 5 dakika sürüyordu ve çikolata beni mutlu ediyordu. Eh benim de mutlu olmaya 5 dakikadan fazla ayıracak vaktim olmadığı için, gelsin pastalar, gitsin paket paket çikolatalar... 

O günkü şok ve korkunun etkisiyle 2 gün sonra diyetisyene gitmeye başladım. Hala zayıf değilim elbette ama en azından şimdi bedenimin yeniden bana ait olduğunu hissediyorum. Kendime de çok önemli bir söz verdim, bir daha asla ruhumu bedenimi çıldırtacak kadar aç bırakmayacağım. Bir daha asla mutluluğu bir parça çikolatadan ibaret sanacak kadar kendimden ve yaşamdan kopmayacağım.

Şimdi Cehenneme Geri Dönüş: yeterlilik sınavı strikes back filminin çekimleri sürerken kendime verdiğim sözü tutmak için her sabah 6.45 de kalkıp yollara düşüyorum ve 20 dakika bile olsa yüzüyorum. Sabah ilk iş spor yapmak hem zindelik veriyor, hem de sınav yaklaştıkça içine düşeceğimi bildiğim "zamanımdan çalıyor" düşünce hatasına düşmemi engelliyor. Bedenim de çalışıyor evet, her gün en az yirmi dakikayı kendime odaklanarak geçiriyorum bu şekilde. Ama en önemlisi sanırım, her güne kendime verdiğim bir sözü tutarak başlıyorum, ki bu verdiğim diğer sözleri, aldığım diğer kararları yerine getirmek için ve özüme dönmek için bana saf bir güç veriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder